Bir Kezban
muhabbeti var farkında mısınız? Kim çıkardı bu muhabbeti? Kezban deyince benim
aklıma ilk olarak Hülya Koçyiğit ve İzzet Günay’ın Kezban orada, Kezban burada
diye seri olan muhteşem ötesi filmleri geliyor sadece. Biri bana Kezban
dediğinde veya birinin başkasına Kezban dediğini duyduğumda bozuntuya
vermiyorum, itiraf edeyim :) Ama gerçekten
bilmiyorum ben Kezban’ın ne demek olduğunu. Acaba kişi hem filmdeki Kezban’ın
köylü haline hem de şehirli haline bezetildikleri için mi deniyor, bilemiyorum.
Merak ettim ve
araştırdım biraz. Çok şaşırdım. Şaşırdığım şey sonuçlar değil de, başka şeyler.
Birazdan anlarsınız. Kaynağım çeşitli forum siteleri ve ekşisözlük. Kimine gore
kadınlığı ile ekstra barışık kişiye deniyor Kezban, kimine gore ukala
dümbeleği, kimine gore yanına bile yaklaşılmayan burnu havada, “uff snne be
slk” gibi söylemleri kendine lügat edinmiş, malum yerleri tavanda, evlenmeden
olmaz modunda olan, kimine gore kültürsüz, kimine gore görgüsüz, beş liralık
maaşıyla elli beş liralık hayat yaşadığını düşündüren…………… Tanımlar o kadar
fazla ki. Ve dikkat de ettimde, Kezban kavramı tamamen erkeklerin saçma bir
şekilde uydurması. Kadınlarla bir kuyruk acısı olan bazı/birçok erkeklerin
kendilerine yediremedikleri durumlarda direct yapıştırdıkları etiket: KEZBAN.
Hep bir kişiliğe saldırılar falan…
Eskiden köyden
gelip de batılı yaşama ayak uydurmaya çalışan, uyum sağlamakta aşırı zorlanan
kadınlar için kullanılırmış bu tabir. Doğrudur. Kezban filmlerinin moda olduğu
dönemde, o filmlere ithaf etmek çok normal. Bu zamana kadar da o kadar döndürüp
dolaştırılmış ki artık herkes Kezban sanki. Kişi kendinden bilir işi: ben de bu
yazıyı okuduktan sonra bazı espiri yeteneği aşırı geniş ve yüksek
kardeşlerimin! “Haha, Kezban’a bak lan,…….” tarzı yorumlar yapacağını
biliyorum. Kalmasın içinizde, yazın bir bakalım. Birisini aşağılamak için
kullandığınız Kezban lügatına bir yenisini daha ekleyin.
Son gündemimiz
de Meltem Cumbul. Az çok duyan gören vardır. Evlenmiş kendisi ve geçenlerde
gazetecilere alyansını göstermiş. Kayınpederi de kendisini Kezban olarak
nitelendirmiş. Enteresan. Değil tabi. O yaşta bir amcanın da Kezban’ın ne demek
olduğunu bilmesi çok normal! İşte efendim niye göstermiş de, gösteriş
budalasıymış da, buldum buldumcuk olmuş da, kaç yaşına gelmiş de evlenmiş de,
neredeyse evde kalcakmış da…vb..
En çok da
bunları erkeklerin dedikodu malzemesi haline getirmesine şaşırıyorum ve
acıyorum. Yuh yani! Kadınlar dedikoducu demeniz, kesinlikle kendi
dedikoduculuğunuzun üzerini örtmek istemenizden. Kadının kişiliğine,
başarısına, yeteneklerine laf edemediğiniz için anca böyle saçma sapan
şeylerden bahsedersiniz.
Ayrıca bir
kadının yine kişiliğine, yeteneğine ve başarısına laf edemediğiniz için direkt
olarak görünüşüne Kezban etiketi yapıştırıyorsunuz. Yok Nişantaşı sokaklarında
dirseklerinde çantayla 50 cm topuklu ayakkabılarıyla yürü(yeme)yen, yok saçı
kaynaklı, yok gözü lensli, yok orası böyle, yok burası şöyle, yok kelimelerin
sonunu uzatarak konuşan, sakatat ve et yemeklerine “ıyy iğrannç” diyenlere hep
Kezban diyorsunuz. Kabul edilen birşey var ama; evet, toplumun bakışıyla kendi
bakışını uzlaştıramayıp davranışlarını kontrol edemiyor olabiliyor bazılarımız.
Başkaları gibi olabilme çabaları, isteği yok değil kimsede. Ama bu kimseye yok
o öyle, yok bu şöyle, yok onun kılı, yok bunun tüyü, yok o da tam Kezban diye
etiket yapıştırma hakkını vermez.
Böyle durumlar
oldukça kimilerinin karşısındakilerin isteklerine, beğenilerine gore
şekillenmeleri normal değil mi? Kendini beğendirme zorunluluğu durumu ortaya
çıkmıyor değil mi?
Lütfen birini
eleştirekseniz de, eleştirmeden once, etiketi yapıştırmadan önce kendi
etiketinizin ne olduğuna bir bakın, önce kendinizi tanıyın. İğneyi kendinize,
çuvaldızı başkasına batırın.
Hoff azıcık
agresiflik sezdim kendimde. Siz bir düşünün. Ben de ekstra sert bir kahve içip
kendime geleyim. Daha saat 09.12! Ne bu bendeki sabah gazı yahu? :)
Görüşmek
üzere
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder