Girerken bir gariplik olur ama. Ohh be, sonunda tatil, kurtuldum
derslerden dersin ama bir yandan da arkadaşlarını özlersin, günlerini anarsın…
İşte işten istifa etmek de böyle birşey. Kurtulduğuna sevinir, bir yandan da
hüzün çöker. Yaz tatiliyle arasındaki farksa, tatilin ne zaman biteceğini ve
okulun ne zaman başlayacağını bilirsin. Ama bir sonraki işinin ne zaman
başlayacağını bilemezsin. En önemlisi de zamamını bilememen. Ekstrem durumlar
da vardır mutlaka ama genelde böyledir.
Ben de böyle
geçirdim işsiz günlerimi. Ne zaman içimin rahat edeceğini
bilemeden. Çünkü, diken üzerinde gibiydim. Aşırı yoğun bir iş hayatından sonar
evde oturmak hiç iyi birşey değil. Özellikle benim gibi çalışmayı seven, işine
aşık biri iseniz. O zaman niye istifa ettim? Daha once de bahsetmiştim. Karşı
koyamadığım sabredemediğim tahammül edemediğim bazı durumlar yüzünden. Her
neyse…
Işimi öylesine
sevdiğim için ve boş oturduğum için korkularım vardı. Bildiklerimi unutursam,
ya körelirsem, ya yapamazsam vb… Korkunç düşünceler… Bunların yanında yeni
çevrem ile ilgili korkularım yoktu. (Başta yoktu yani :))
Istediğim,
bildiğim, bilgilerimi ve tecrübelerimi kullanabileceğim bir işim oldu şimdi.
Ben buraya bilgilerimi, aklımı ve tecrübelerimi satarak girdim. Ama nasıl
kullanacaktım ki bunları? Ya ben o mülakatlarda anlattıklarımı,
kanıtladıklarımı masa başına oturunca yapamazsam? Hatırlayamazsam… Ya
unuttuysam? Ya’lar, varsayımlar…
Eğer
şanslıysanız birlikte çalışacağınız yeni arkadaşlarınız gayet de yardımcı
oluyor alışmanız için. Zaten siz işinizin ilk günü stratejik kararlar
almayacaksınız ki. Kimsenin sizden böyle bir beklentisi de yok zaten. Once
katkıda bulunacağınız şirketi tanımaya çalışmalısınız ki ondan sonar faydanız
dokunsun. Tıpkı en yakın arkadaşlarınız gibi. Tanımadığınız, dış kapının dış
mandala insanlarla iletişiminizi düşünün.
Iş konusunda
sıkıntı çekmedim. Bu hafta, benim yeni iş yerimde ikinci haftam ve daha ancak
bu sabah saatlerinde aldığım ilk görevimi başarıyla yerine getirmiş olmanın
verdiği gururla ve mutluluğuyla yazıyorumJ.
Kendime olan güvenim saniyeler içinde birdenbire arttı. Özgüven çok önemli
birşey. Benim kendi özgüvenimle ilgili bazı problemlerim var. bunları halletmem
lazım. Aksi halde zaten özgüvenin önemli birşey olduğunu söyleyemezdim. Ben
kendimle oldukça fazla konuşuyorum ve bunun bana iyi geldiğini emin olarak
söylüyorum. Çünkü birçok dosttan daha dosttur kendi benliğiniz (Yanlış
anlamayın sevgili dostlarım, sözüm meclisten dışarıJ).
Kim olduğunuzu sizden ve ondan başkası iyi bilemez bence. O yüzden size ufak
bir tavsiye: zaman zaman kendinizle konuşun, kendi iç sesinizle sohbet edin.
Iyi şeyler duyacaksınız eminim. Dışarıya veya başkalarına yansıtamazsınız belki
ama, en azından kendiniz bilirsiniz.
Sıkıntılardan
bahsetmeye devam edeceğim ama sıkmayacak emin olun. Sadece gerçeklerle
yüzleşmemi paylaşıyorum. Korkmayın yani, hepimizin hayatında var bu tür şeyler.
Yazıyorum ki belki aklınızın bir köşesinde birgün bir şimşek çakar…
Arrivederci :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder