15 Mayıs 2012 Salı

.........ship ??

Yakın zamanda bu silsileleri bir kitap haline getirsem mi acaba? diye düşünmeden edemiyorum. Çünkü kızdığım ne çok şey varmış benim. Kendime kızdığım noktalar da yok değil. Ben böyle yazıyorum ya kızgınlığımı, neden bunları içime atıyorum ki? Neden söyleyip de o an anlık olarak rahatlamıyorum? Anlık ya belki ondan. Benim sinirim saman alevi gibidir. Çabuk parlar, çabuk söner. O yüzden hadi yine iyisin ey insan :)

Neden biz birşeyler paylaşmak için birilerine ihtiyaç duyarız? Kimlere mesela? Anne, baba, abla, kız kardeş, arkadaş, dost.... Kimi her şeyini ailesiyle paylaşır; kimi arkadaşlarıyla. Herkesin paylaşacağı şeye göre, arasındaki ilişkiye göre paylaşımda bulunduğu kişinin kim olduğu farklıdır. Ben şimdi arkadaş üzerinden gideceğim.

İnsanın neden arkadaşı olur? Güzel anlarını, mutluluklarını, sevinçlerini, mutsuzluklarını, kötü günlerini, hayal kırıklıklarını, en acı günlerini, vb. gibi sayamayacağım o kadar çok şeyi paylaşmak içindir arkadaş. Paylaştıkça güzelleşen arkadaşlık ilişkileri de uzun süreli olur. Kendi yaşadığımız anları paylaşmaktan çıkıp, beraber vakit geçirmeyi paylaşmaya gider ilişki. Beraber bir yerlere gidilir; filmler tiyatrolar izlenir; tatillere çıkılır... Bu anlarda da güzel paylaşımlarda bulunulur. Arkadaşlık böyle birşeydir. Birşey paylaşmayı sevdiğin insan, senin arkadaşındır.

Buraya kadar herşey güzel ve normal. Arkadaş, hatta dostun olarak nitelendirebileceğin birinin varlığına sahipsindir. Fiziken yanında olmasa da varlığını sana hissettirir. Telefon kadar uzaktır çünkü. Sesini duyar, rahatlarsın, mutlu olursun. Aranızda kimse yoktur. Çünkü aklı başında bir insan arkadaşlığının arasına kimseyi sokmaz. Birçok arkadaşı olabilir, ama hepsiyle paylaştığı şeyler farklıdır. Kimi okuldan arkadaşıdır; kimi çocukluktan; kimi işyerinden; kimi de biri vasıtasıyla tanıştığı biridir. Belki içlerinden biri sevgilisidir. Arkadaşıyla arasında olmamalıdır sevgilisi veya sevgilisiyle arasında olmamalıdır arkadaşı. Herşeyi sevgilisi olmaya başladığında o insan, arkadaşını unutur; araya mesafe koyar; bahaneler bulmaya başlar. Hani sevgilisinden önce arkadaşı vardı onun? Hani dostluklar hiç bitmezdi, bitirilemezdi, kimse araya girmemeliydi? Hani iyiki vardı o arkadaşın? Hani iyiki tanışmıştın onunla? N'oldu?

Sevgilisi yokken tüm hayatı arkadaşları olan biri, sevgilisi olduğunda arkadaşa "ByeBye" dememeli ya. Çünkü sevgilin geldi ama birgün gidebilir; arkadaşınsa zaten vardır ve hep olacaktır. Giderse de bir daha geri dönmesi çok zordur. Bence hiç dönmemeli ya neyse! Bu resmen "satış"tır. Sen birini biri uğruna terk etmişsindir. Aldatmışsındır. Kandırmışsındır.

Peki arkadaşa n'olur? O da yazık garibim zavallım onun yakınlığını, sıcaklığını, samimiyetini ister, bekler. Boşa bekler. Azcık aklı varsa beklemesin zaten. Şundan da emin olsun ki o birgün geri mutlaka dönecektir.

Bu seferki kızgınlığım buydu. İtiraf edeyim, zaman zaman bu kadar kızmama rağmen bunu da unutuyorum. Fakat, sonra hemen "Yooo diyorum, kendine gel. Gerçekten üzüldün sen. Bunu unutman mümkün değil."


Ama yine de giden gidiyor, kalansa öylece kaldığıyla kalıyor. N'olduğunu anlayamıyor, anlam veremiyor. Öylece söylenip duruyor. Göstermese de bir umut içinde bekliyor...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder